Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda “Albaraka İslami Finans Zirvesi”nde açıklamalarda bulundu.
Etkinlikteki konuşmasında Türkiye’deki mevcut makroekonomik durum, enflasyon ve dezenflasyon sürecinin ekonomide oluşturacağı pozitif etkiler hakkında değerlendirmelerde bulunan Karahan, katılım finansa ilişkin yürüttükleri çalışmalar ile bu alandaki vizyonlarını paylaştı.
Karahan, içinde bulunulan dönemde ekonomide en öncelikli odağın enflasyon olduğuna vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü:
Karahan, bu süreçte, TCMB’nin rezervlerinin 40 milyar doların üzerinde artarak tekrar 140 milyar doları aştığını kaydederek, “Bu gelişmeyle paralel şekilde, Merkez Bankasının yabancı para cinsi yükümlülükleri önemli miktarda gerilemiş ve döviz likiditesinde önemli bir iyileşme gerçekleşmiştir.” diye konuştu.
Fatih Karahan, enflasyonun 2024’ün ilk yarısında yıllık bazda artmasına dair beklentilerini tüm politika metinlerinde ve sunumlarında kamuoyu ile paylaştıklarını anımsatarak, bu kapsamda manşet enflasyonun mayıs ayında baz etkisiyle tepe noktasına ulaşacağını, sonrasında ise belirgin bir düşüşe geçeceğini de belirttiklerini hatırlattı.
“Dolayısıyla geldiğimiz noktada dezenflasyonun eşiğindeyiz.” diyen Karahan, şu açıklamalarda bulundu:
“Para politikası duruşumuzun temel belirleyicisi, dezenflasyon sürecinin patikamızla uyumlu şekilde gerçekleşmesi olmayı sürdürecektir. Bu çerçevede yakından izlediğimiz aylık enflasyonun ana eğiliminde, seviyesi yüksek olmakla birlikte, bir zayıflama görmekten memnunuz. Tahmin patikamızda, yaz aylarından itibaren yıllık enflasyonun hızlı bir şekilde gerileyeceğini ve bu gerilemenin aylık enflasyonun temel eğilimindeki iyileşmeyle birlikte süreklilik kazanacağını da öngörmekteyiz. Bu doğrultuda 2024 yılı enflasyonunun yüzde 38’e, 2025 sonunda yüzde 14’e ve 2026 yılında tek haneli seviyelere gerilemesini öngörüyoruz. Dezenflasyon sürecinde aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşumuzu kararlıkla sürdüreceğiz.”
Karahan, uygulanan dezenflasyon politikasına işaret ederek, “Öngördüğümüz dezenflasyon patikasının temel sürükleyicileri ise, iç talepteki dengelenme, enflasyon beklentilerindeki düzelme ve Türk lirası cinsi finansal varlıklara artan taleple birlikte Türk lirasında görülecek istikrarlı seyir olacaktır. Bu süreçte maliye politikalarının dezenflasyon sürecini destekleyeceğini değerlendiriyoruz.” şeklinde konuştu.
TCMB Başkanı Karahan, dezenflasyon patikasının gerçekleşmesi için gerekli kararlılığı sürdürmeye devam edeceklerinin altını çizdi.
Merkez Bankası olarak toplumsal refaha en büyük katkılarının “fiyat istikrarının tesisi olduğunun bilincinde” olduklarına dikkati çekeren Karahan, konuşmasına şöyle devam etti:
“İstikrarlı ve kaynakları itibarıyla sürdürülebilir bir büyüme ancak fiyat istikrarının sağlanmasıyla mümkündür. Uygulamakta olduğumuz bütüncül politika seti, enflasyon beklentilerinin çıpalanmasına ve yurt içi talepte dengelenmeye özel bir önem atfetmektedir. Bu sayede ulaşılacak fiyat istikrarı ve dengeli büyüme kompozisyonu, tasarrufların arttığı, aşırı tüketimi sınırlandığı ve cari açığın azaldığı bir makroekonomik görünüme katkı sağlayacaktır. Öngörülebilirliğin arttığı bu ortamda, aynı zamanda düşen ülke risk primimiz sayesinde ekonomimizin verimlilik artışına dayalı büyümesi için gereken finansal kaynaklar da güçlenecektir.”
Fatih Karahan, “Merkez Bankası olarak önceliğimiz enflasyon olmakla birlikte finansal istikrar hedefimiz çerçevesinde finans sektörünün gelişimini çok yakından takip ediyoruz.” açıklamasında bulundu.
Bu çerçevede Türkiye’de katılım finansın, finansal sektörün daha rekabetçi ve çeşitlenmiş bir yapıya kavuşarak ülke ekonomisinin gelişimine katkısının artırılması açısından özel bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Karahan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Veriler, katılım finansın öneminin uluslararası düzeyde de artmayı sürdüreceğine işaret ediyor. Nitekim üyesi olduğumuz İslami Finansal Hizmetler Kurulu’nun İstikrar Raporu’na göre, küresel İslami finans varlıklarının 2024 sonunda 3,70 trilyon dolara ulaşması beklenmektedir. Türkiye’nin bu büyüyen piyasadan alabileceği payın, gerekli hukuki ve finansal altyapının oluşmasına bağlı olduğuna inanıyoruz. Bu çerçevede, katılım finans sektörünün güçlü bir mevzuat altyapısına kavuşturulmasıyla ürün ve hizmet çeşitliliğinin güçlendirilmesi azami önem taşımaktadır. Biz de Merkez Bankası olarak, finansal mimari içindeki tüm paydaşlarla şüphesiz uyum içinde hareket etmekteyiz.”
Karahan, bu doğrultuda, sektöre yönelik çalışmaların etkinliğini artırmak üzere geçen yıllarda TCMB bünyesinde Katılım Finans Müdürlüğü’nü kurduklarını anımsatarak, şu bilgileri verdi:
TCMB Başkanı Karahan, kurumlar arasında eşgüdüm olması bağlamında, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi ve Hazine ve Maliye Bakanlığı ile koordineli şekilde, Türkiye’de katılım finansı geliştirmeye yönelik yasal düzenlemelere teknik katkı verdiklerini ve vermeye devam edeceklerini söyledi.
Bunun yanı sıra katılım finansın yapı taşları olarak görülen çeşitli uluslararası kuruluşlardaki üyeliklerini aktif bir şekilde yürüttüklerini dile getiren Karahan, sözlerini şöyle tamamladı: