Kurtulmuş, yeni çözüm sürecini değerlendirdi: Meclis üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecek

“`html

T24 Haber Merkezi

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, PKK’nın lideri Abdullah Öcalan‘ın silah bırakma ve örgütün tasfiyesi konusundaki son gelişmelere değinerek, “Biz de gerektiğinde sürece müdahil olacağız. Meclis, üzerine düşen sorumlulukları yerine getirecektir.”

Numan Kurtulmuş, çeşitli medya organlarının genel yayın yönetmenleriyle katıldığı iftar etkinliğinde önemli açıklamalarda bulundu.

Kurtulmuş’un iftar programında gündeme dair değerlendirmeleri ve sorulara verdiği cevaplar şöyle:

“Dünya, oldukça zor ve kırılgan bir dönemden geçiyor. Türkiye olarak biz, en sorunlu coğrafyalardan birinde yaşıyoruz. Ancak bu geçiş dönemi için geçmişle karşılaştırılmayacak derecede hazırlıklıyız ve Türkiye, daha güçlü bir şekilde bu sürece dahil olmuştur. Umarım, bu yeni dönemin sunduğu fırsatlar, Türkiye için faydalı olur.”

Dünya, yeni bir düzene doğru ilerliyor. Artık tek kutuplu dünya sisteminin sona erdiği ve yeni güç merkezlerinin ortaya çıkacağı açıktır.

Bu durum, uluslararası alanda daha fazla gerilim ve çatışmalarla yüzleşmemize neden oluyor.

Gelecek dönem, -özellikle Amerika’nın Afganistan’dan hızlı bir şekilde çekilmesinin ışığında- tek kutuplu bir dünya yerine çok kutuplu bir dünya ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Çok kutupluluk, sadece kutuplaşma değil, yeni merkezlerin ve bölgelerin ortaya çıkması anlamına geliyor.

Görünüşe göre Türkiye, bu yeni merkezlerden biri olacak. Benzer şekilde, 4-5 ülkenin de bu yeni dönemin avantajlarından yararlanma potansiyeline sahip olduğu söylenebilir.

Bu süreç nasıl şekillenecek, özellikle yeni Amerikan yönetimiyle birlikte nasıl bir uluslararası denge kurulacak, üzerimizde bazı tahminler var ama kesin bir sonuca ulaşmak şu an için zor görünüyor.

Ayrıca, önümüzdeki dönemin en önemli belirleyeni, sorunların güce mi, yoksa müzakere ve karşılıklı uzlaşı ile mi çözüleceği konusunda verilecek cevaplar olacaktır.

Demokrasi ile otokrasi arasındaki çatışma da bir başka önemli sorundur. Zorluklar karşısında demokrasi mi, yoksa otokratik yöntemlerle mi hareket edeceğiz?

Diğer bir mesele, ilkeli olmakla, çıkarcı olmak arasındaki dengeyi kurma çabasıdır. Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşından, Filistin’deki isyanlara kadar birçok zorlukta diplomatik çözümler üretmek için çabalamıştır. Sorunları karşılıklı rızayla çözme arayışında olduk, ve bu tavrımızı sürdürmekte kararlıyız.

İsrail’in saldırıları karşısında da uluslararası hukuka dayanarak, Filistin halkının hakları çerçevesinde bir çözüm talep ettik. Türkiye’nin bu tutumu, pek çok konuda haklı bir pozisyona ulaşmasını sağladı.

İlerleyen zamanlarda da ilkeli ve müzakere temelli dış politikamızı sürdüreceğiz, umarız bu çerçevede küresel ve bölgesel sorunların çözümüne katkı sunabiliriz.

Önemli bir başka gelişme, Suriye’deki çatışmasızlık durumudur. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve terör örgütlerinin varlığına son verme taleplerimizi sürekli dile getiriyoruz. Gelecekte bu konuların dikkate alınacağını umuyoruz.

Avrupalı yetkililere de belirttiğimiz önemli husus, Suriye’nin kurumsal yapısının güçlendirilmesi ve ambargoların kaldırılması gerektiğidir. Suriye’nin hızlı bir yeniden inşası için bu adımlar büyük önem taşıyor.

Suriyeli kardeşlerimize yapacağımız en büyük yardım, demokratik rehberlik olmalıdır. Türkiye, bu alanda tecrübesiyle Suriyeli dostlarına yardımcı olmalıdır.

Terörsüz bir Türkiye oluşturma hedefi, 40 yıldır ülkemizi etkileyen terör sorununu tarihin tozlu raflarına kaldırmak için gerekli bir hedeftir. Bu adımlar, ülkemizin birliğini pekiştirirken bölgedeki huzuru da artıracaktır.

Bir kez daha vurgulamak isterim ki, terörle bağlantılı bir siyasete asla izin verilmemelidir. Terörsüz bir Türkiye hedefi doğrultusunda atılan adımlar, kamuoyunun desteklediği bir olgudur.

Türk medyasının bu süreçteki duruşu, terörsüz Türkiye hedefi konusunda ortak bir anlayış geliştirmiştir. Özellikle siyasetin bu anlayışı benimsemesini umuyoruz; zira bu konuda ortak bir irade sergilenmelidir.

Risksiz bir döneme girmiyoruz, ama aynı zamanda yeni fırsatlar da bizleri bekliyor.

Türkiye, büyük ve tecrübeli bir devlettir. Bu tarihi süreçlerde, hem iç dinamiklerini güçlendirecek, hem de karşımıza çıkan fırsatları rasyonel bir şekilde değerlendirecektir.

-Muhalefet, terör örgütü ile müzakerelere ilişkin süreç hakkında endişelerini dile getiriyor. Bu sürecin daha şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?

Bu sürecin başlangıcından beri, her şey açık ve şeffaf bir şekilde ilerliyor. İmralı’ya giden heyet başta benimle bir araya geldi ve kendileriyle görüşmeler yaparak, ilerleyecekleri yolu anlattılar. Bu hafta içinde tekrar parti ziyaretleri gerçekleştirecekler.

TBMM, Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümlenmesi için önemli bir merkezdir. Bu nedenle, siyasi partilerin ortak yaklaşımıyla sorunların aşılması sağlanacaktır. Gerektiğinde biz de bu süreçte rol alacağız.

-Terörsüz Türkiye müzakereleri sağlıklı bir şekilde sürerken, bir taraftan da anayasada bir ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Sizce bu süreçlerin tamamlanmasıyla birlikte yeni bir sivil anayasaya ulaşabilir miyiz?

Geçtiğimiz Ekim ayında, 12 aylık bir program planı yapmıştım. Bu plan, meclis, siyasi partiler, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yürütülecek tartışmalarla şekillenecek. Umarım, Ekim 2025’te bu süreci yasalaştırabiliriz.

Partilerin tüm programlarında yeni anayasa veya anayasa değişikliği gibi ifadelerin yer alması, bu konuda samimi bir irade olduğu anlamına geliyor. Anayasa konusunu ciddi bir şekilde ele almamız gereken bir döneme giriyoruz.

Sonuç olarak, anayasa süreci ile İmralı süreci birbirini etkilememelidir. Anayasa konusunu, ilk başından itibaren gündeme getirmeye başladık ve iki konunun karıştırılmaması gerektiğini düşünüyorum.

-Süreçler arası bağlamını sorgulamak gerekirse, yeni anayasa ihtiyacı sürekli dile getiriliyor, ancak bu yapılmıyor. Sizin değerlendirmeniz nedir?

Parti programlarında ve seçim beyannamelerinde buna dair maddeler olduğuna göre, partilerin bu konuda gerçek niyetleri olduğuna inanıyorum. Ancak, anayasanın yapılması hususunda her zaman bir engel çıkıyor. Anayasanın, millete bırakılmayacak bir konu olmadığını unutmamak gerekiyor.

-Suriye’deki güç değişiklikleri ve silah bırakma ile nasıl bir sonuç çıkmasını bekliyorsunuz? Olumsuz etkilenen bir ülke söz konusu mu?

Burada milli menfaatler çerçevesinde bir değerlendirme yapmak gerekir. Bölgeyi daha fazla bölmek isteyen ülkeler bulunuyor ve bu sebeple terör örgütleri ile ilgili bir engel çıkabilir. Terör örgütlerinin gelişimi, daha fazla bölünme ve parçalanmaya neden olabilir.

Türkiye olarak bölgemizde terör örgütlerine kesinlikle yer vermeyeceğiz. Bu bağlamda, kararlı bir duruş sergilememiz gerekiyor.

-Dünyadaki gerilimlerin artması ve üçüncü bir dünya savaşı riskini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunun çok uzun bir süredir başladığını belirtmeliyim. Vekalet savaşları ve ticaret savaşları ile ortaya çıkan bu durum, hangi noktalara varacak hep birlikte göreceğiz. Ancak dünya, bu sorunların müzakere edilmesi gerektiğini anlama aşamasında.

-Türkiye’nin uluslararası konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? NATO birlikteliği ve son gelişmeleri göz önünde bulundurduğumuzda Türkiye’nin rolü ne olacak?

Artık tek taraflı bir dünya düzeninden çok kutuplu bir düzene geçiş yapılıyor. Türkiye bu konumda önemli bir aktör haline gelecektir. Birlik ve beraberliğimizi sürdürerek, fırsatları değerlendirebilmek için hazırlıklı olmalıyız.

-Avrupa ile ilişkilerde bir olumlu gelişme bekliyor musunuz, zira Avrupa’daki siyasi atmosfer Türkiye’nin geleceğini belirleyecektir?

Geçtiğimiz dönemde Avrupa’da büyük bir liderlik boşluğu yaşandı. Türkiye’nin bu bağlamda Avrupa ile ilişkisini güçlendirmek için adımlar atması gerekmektedir. Türkiye’nin Avrupa ile ilişkisi, hem Türkiye için hem de Avrupa’nın geleceği için faydalı olacaktır.

Son olarak, İsrail’in tutumları dünya genelinde kabul görmez hale gelmiştir. Türkiye, bu konudaki duruşunu koruyarak, uluslararası düzlemde önemli bir aktör olmaya devam edecektir.

Zor bir süreç kapımızda. Ancak inancımız, sivil ve demokratik bir çerçevede farklı düşünenlerin bir araya gelebilmesi ve uluslararası talihe katkı sunabilmesidir.

“`

Related Posts

Trablus’tan Türkiye’ye giriş yapacak! Nefes almak bile zorlaşacak

Trablus üzerinden gelen çöl tozlarının, bugün öğleden itibaren Türkiye’ye ulaşması bekleniyor.

Bağ evinin bahçesinden çıktı, Jandarma harekete geçti

Tokat’ta bir bağ evinin bahçesinde izinsiz kazı yapan 4 kişi, üzerinde Antik Yunanca ‘ΤΡΥΦΗ’ yazan ve bir kadın figürü bulunan mozaik buldu. Jandarma ekiplerinin düzenlediği operasyonla yakalanan şahıslardan 2’si tutuklandı.

AKP’li başkan ‘diplomasız’ diye görevden alındı

AKP Beylikdüzü İlçe Başkanı olan Ömer Çolak, üniversite mezunu olmadığı için genel merkez tarafından görevden alındı.

BBC’ye konuşan Joe Biden: ‘Trump Cumhuriyetçi bir başkan gibi davranmıyor’

BBC’ye konuşan Joe Biden: ‘Trump Cumhuriyetçi bir başkan gibi davranmıyor’

Gaziosmanpaşa’da inşaat sahasının yanında bulunan yol çöktü

İstanbul Gaziosmanpaşa’da inşaat çalışması sırasında yol çöktü. İGDAŞ ekipleri bölgede çalışma başlattı.

Papa Francis’in balıkçı yüzüğü ve kurşun mührü imha edildi

Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis, 21 Nisan günü hayatını kaybetmiş ve 26 Nisan’da düzenlenen cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlanmıştı. Vatikan’dan yapılan açıklamada, yeni papanın seçilmesi için konklavın 7 Mayıs …